TAM ÖĞRENME MODELİ
BENJAMIN BLOOM
Bloom’un modelini oluşturan temel şey, öğrencilerin özgeçmişinin okulda can alıcı bir yere sahip olduğu ve öğrenmeye etki eden öğrenci özellikleri ile öğretimin niteliğinin kontrol edilebileceğidir. Bloom’a göre, işin başlangıcından beri olumlu öğrenme koşulları sağlanmış ise, dünyadaki herhangi bir kişinin öğrenebildiği her şeyi hemen hemen herkes öğrenebilir.
Öğrenci nitelikleri Öğretim Öğrenme ürünleri
Bilişsel giriş
Davranışları
Duyuşsal giriş
Özellikleri
Bloom’un üzerinde önemli durduğu iki öğrenci niteliği, bilişsel giriş davranışları ile duyuşsal giriş özellikleridir. Bilişsel giriş davranışları eldeki öğrenme ünitesi veya ünitelerinin öğrenilebilmesi için gerekli olduğu kabul edilen ön öğrenmelerdir. Bloom ve arkadaşları tarafından yapılan araştırmalar, öğrencilerin bilişsel giriş davranışları ile daha sonraki öğrenme ünitelerindeki başarıları arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermiştir. Bloom’a göre bilişsel giriş davranışları daha sonraki öğrenme ünitelerinde görülen başarı değişikliğinin yarısını açıklamak gücündedir.
Bloom’un üzerinde durduğu ikinci öğrenci niteliği ise, öğrencilerin öğrenme süreci ile ilgili duyuşsal giriş özellikleridir. Duyuşsal giriş özellikleri, öğrencilerin belli bir öğrenme sürecine girerken, onların bu süreç içinde gösterecekleri çabanın kaynağını oluşturduğu sanılan ilgileri, tutumları ve böyle bir süreçte başarılı olacaklarına inanma ve güvenme derecesinden oluşan özellikler bütünüdür.
Bloom’a göre bir öğrencinin belli bir üniteyi iyi öğrenebilmesi için bu öğrencinin öğrenilecek olan yeni üniteye açık olması, o üniteyi öğrenmeye karşı istek duyması ve güçlüklerle karşılaşması halinde bu güçlükleri aşmaya yetecek çabayı göstereceğine güvenmesi gerekir.
Bloom’un modelinde öğrenme ürünü, öğrencilerin başarısı, öğrenme hızı ve duyuşsal özellikleridir. Bloom’a göre okula başlayan öğrencilerin bir öğrenme ünitesinin başındaki giriş davranışları normal dağılım gösterir. Matematik, yabancı dil öğrenimi gibi birbiri üzerine inşa edilen konularda yıllar geçtikçe dağılımda farklılıklar giderek arta. Önkoşul ilişkisi olmayan derslerde ve göreli olarak öğretimin niteliğinin yüksek olduğu okullarda normal dağılım kendini korur. Oysa öğrencilerin giriş davranışları öğrenme işinin başında eşitlenir. Ve her üniteden sonra öğrenme eksiklikleri tamamlanır, öğrenciler için nitelikli öğretim hizmeti sunulursa, öğrenciler arasındaki bireysel farklılıklar giderek azalır ve öğrencilerin başarıları artar. Okulda tam öğrenme modelinin hedefi de bunu sağlamaktır.
OKULDA ÖĞRENME MODELİNİN UYGULANMASI
Öğretime başlamadan önce, kazandırılmak istenen hedeflerin davranış cinsinden ifade edilmeleri gerekmektedir. Hedef davranışlar, öğretim ortamının düzenlenmesi, öğrenmedeki güçlük ve eksiklerin belirlenmesi ve tam öğrenme düzeyinin tanımlanması için gereklidir.
Öğretim iyi tanımlanmış öğretme üniteleri ile örgütlenmelidir.
Bir üniteden diğerine geçmek için, işlenen ünitede öğrencilerin tam öğrenme hedefine ulaşması gerekir.
Her ünitenin sonunda öğrencilere dönüt sağlayacak, öğrenme güçlüklerini teşhis etmeye yönelik izleme testleri ve verilmeli elde edilen sonuçlara göre öğrencilerdeki öğrenme eksiklikleri tamamlanmalıdır.
Öğrenme için öğrencilere gerekli süre verilmelidir.
Öğretim hizmetinin niteliği başarıyı artıran en önemli faktördür. Bu amaçla öğretim , öğrencilerin giriş davranışlarına uygun olarak düzenlenmeli, davranışlar arasındaki önkoşul ilişkiler belirlenmeli, öğrenciler öğrenme işine karşı güdülenerek, öğrenme işine aktif olarak katılmaları sağlanmalıdır.
OKULDA ÖĞRENME MODELİNİN OLUMLU YÖNLERİ VE SINIRLILIKLARI
Dersin başında öğrencilere kazandırılmak istenen hedefler belirlendiği için dersin planlı ve programlı bir biçimde işlenmesini sağlar.
Öğretme ürünleri sürekli değerlendirildiği için, öğrencilerin öğrenme güçlük ve eksiklikleri vakit geçmeden belirlenerek tamamlanabilir.
Öğrencilerin öğrenme eksiklikleri tamamlanmadan bir sonraki üniteye geçilmediği için, hemen hemen tüm öğrenciler istenilen düzeyde öğretim hedeflerine ulaşırlar ve öğrenciler arasındaki bireysel farklılıklar azalır.
Bu yaklaşımda tüm öğrencilerin aynı düzeye gelmesi amaçlandığı için, öğrenme zaman almaktadır. Uygulanmakta olan programların çok yoğun olması nedeniyle öğretmenler ünitelerin öğretilmesine ve öğrencilerin eksikliklerinin tamamlanmasına yeterince vakit ayıramamaktadırlar. Ayrıca yavaş öğrenen öğrencilerin hızlı öğrenenlerin zamanını alarak, hızlı ilerlemelerini engellemektedir.
KAYNAK
Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme
Yrd. Doç.Dr. Tuğba Yanpar Şahin
Yrd. Doç.Dr. Soner Yıldırım
PEKİŞTİREÇLER
Pekiştirmede, pekiştireç olarak ifade edilen uyaranlar kullanılmaktadır. Bunlar iki tip olup, olumlu ve olumsuzdur. Olumsuzluk öğretmeninin istemediği bir davranışı durdurmak için kullanılır. Olumlu ise istenen davranışa yönelik olarak kullanılır. 5 tip pekiştireç kullanılmaktadır:
1.Koşullandırılmış pekiştireçler: öğrenciye verilecek bir ödülün bir koşula bağlanmasıdır. Örneğin; “ödevini bitirirsen teneffüse çıkabilirsin.”
2.Yenebilir pekiştireçler:Şeker gibi yenilecek şeyler okul öncesinde kullanılabilir. Özellikle ilköğretim döneminde kullanılmamalıdır.
3.Araç-gereç pekiştireçleri: Oyunlar, kalem, oyuncak gibi nesneler geniş kullanım alanı bulmaktadır. Maddelerin özgün çeşidi öğrencilerin ilgileri ve yaş düzeyinin değişimine göre kullanılmalıdır.
4.Etkinlik pekiştireçler:Öğretmenler, bazen öğrencilere araç-gereç veya yiyecek gibi özendiriciler kullanmak istemeyebilir. Bunun yerine, özendirme niteliği taşıyan etkinliklere yer verilmelidir.
5.Genel pekiştireçler: Bunlara örnek olarak para gösterilebilir. Ancak, burada para yerine parayı sembolize eden nesneler kullanılabilir.
Öğrenilmesi güç bir konuda öğrencilere verilmesi gereken pekiştireç, elbette ki öğrencinin yaşına bağlıdır. Örneğin, lise son sınıf öğrencisine integral konusunu öğrenmeyi başardı diye çikolata vermek pek etkili olmayacaktır. Onlar için en doğru pekiştireç, öğrenmesinin onun için ne kadar önemli olduğunu vurgulamak ve öğrendiği için kazanacaklarını anlatmak ve ona olan güvenini tekrarlamak olacaktır.
BENJAMIN BLOOM
Bloom’un modelini oluşturan temel şey, öğrencilerin özgeçmişinin okulda can alıcı bir yere sahip olduğu ve öğrenmeye etki eden öğrenci özellikleri ile öğretimin niteliğinin kontrol edilebileceğidir. Bloom’a göre, işin başlangıcından beri olumlu öğrenme koşulları sağlanmış ise, dünyadaki herhangi bir kişinin öğrenebildiği her şeyi hemen hemen herkes öğrenebilir.
Öğrenci nitelikleri Öğretim Öğrenme ürünleri
Bilişsel giriş
Davranışları
Duyuşsal giriş
Özellikleri
Bloom’un üzerinde önemli durduğu iki öğrenci niteliği, bilişsel giriş davranışları ile duyuşsal giriş özellikleridir. Bilişsel giriş davranışları eldeki öğrenme ünitesi veya ünitelerinin öğrenilebilmesi için gerekli olduğu kabul edilen ön öğrenmelerdir. Bloom ve arkadaşları tarafından yapılan araştırmalar, öğrencilerin bilişsel giriş davranışları ile daha sonraki öğrenme ünitelerindeki başarıları arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermiştir. Bloom’a göre bilişsel giriş davranışları daha sonraki öğrenme ünitelerinde görülen başarı değişikliğinin yarısını açıklamak gücündedir.
Bloom’un üzerinde durduğu ikinci öğrenci niteliği ise, öğrencilerin öğrenme süreci ile ilgili duyuşsal giriş özellikleridir. Duyuşsal giriş özellikleri, öğrencilerin belli bir öğrenme sürecine girerken, onların bu süreç içinde gösterecekleri çabanın kaynağını oluşturduğu sanılan ilgileri, tutumları ve böyle bir süreçte başarılı olacaklarına inanma ve güvenme derecesinden oluşan özellikler bütünüdür.
Bloom’a göre bir öğrencinin belli bir üniteyi iyi öğrenebilmesi için bu öğrencinin öğrenilecek olan yeni üniteye açık olması, o üniteyi öğrenmeye karşı istek duyması ve güçlüklerle karşılaşması halinde bu güçlükleri aşmaya yetecek çabayı göstereceğine güvenmesi gerekir.
Bloom’un modelinde öğrenme ürünü, öğrencilerin başarısı, öğrenme hızı ve duyuşsal özellikleridir. Bloom’a göre okula başlayan öğrencilerin bir öğrenme ünitesinin başındaki giriş davranışları normal dağılım gösterir. Matematik, yabancı dil öğrenimi gibi birbiri üzerine inşa edilen konularda yıllar geçtikçe dağılımda farklılıklar giderek arta. Önkoşul ilişkisi olmayan derslerde ve göreli olarak öğretimin niteliğinin yüksek olduğu okullarda normal dağılım kendini korur. Oysa öğrencilerin giriş davranışları öğrenme işinin başında eşitlenir. Ve her üniteden sonra öğrenme eksiklikleri tamamlanır, öğrenciler için nitelikli öğretim hizmeti sunulursa, öğrenciler arasındaki bireysel farklılıklar giderek azalır ve öğrencilerin başarıları artar. Okulda tam öğrenme modelinin hedefi de bunu sağlamaktır.
OKULDA ÖĞRENME MODELİNİN UYGULANMASI
Öğretime başlamadan önce, kazandırılmak istenen hedeflerin davranış cinsinden ifade edilmeleri gerekmektedir. Hedef davranışlar, öğretim ortamının düzenlenmesi, öğrenmedeki güçlük ve eksiklerin belirlenmesi ve tam öğrenme düzeyinin tanımlanması için gereklidir.
Öğretim iyi tanımlanmış öğretme üniteleri ile örgütlenmelidir.
Bir üniteden diğerine geçmek için, işlenen ünitede öğrencilerin tam öğrenme hedefine ulaşması gerekir.
Her ünitenin sonunda öğrencilere dönüt sağlayacak, öğrenme güçlüklerini teşhis etmeye yönelik izleme testleri ve verilmeli elde edilen sonuçlara göre öğrencilerdeki öğrenme eksiklikleri tamamlanmalıdır.
Öğrenme için öğrencilere gerekli süre verilmelidir.
Öğretim hizmetinin niteliği başarıyı artıran en önemli faktördür. Bu amaçla öğretim , öğrencilerin giriş davranışlarına uygun olarak düzenlenmeli, davranışlar arasındaki önkoşul ilişkiler belirlenmeli, öğrenciler öğrenme işine karşı güdülenerek, öğrenme işine aktif olarak katılmaları sağlanmalıdır.
OKULDA ÖĞRENME MODELİNİN OLUMLU YÖNLERİ VE SINIRLILIKLARI
Dersin başında öğrencilere kazandırılmak istenen hedefler belirlendiği için dersin planlı ve programlı bir biçimde işlenmesini sağlar.
Öğretme ürünleri sürekli değerlendirildiği için, öğrencilerin öğrenme güçlük ve eksiklikleri vakit geçmeden belirlenerek tamamlanabilir.
Öğrencilerin öğrenme eksiklikleri tamamlanmadan bir sonraki üniteye geçilmediği için, hemen hemen tüm öğrenciler istenilen düzeyde öğretim hedeflerine ulaşırlar ve öğrenciler arasındaki bireysel farklılıklar azalır.
Bu yaklaşımda tüm öğrencilerin aynı düzeye gelmesi amaçlandığı için, öğrenme zaman almaktadır. Uygulanmakta olan programların çok yoğun olması nedeniyle öğretmenler ünitelerin öğretilmesine ve öğrencilerin eksikliklerinin tamamlanmasına yeterince vakit ayıramamaktadırlar. Ayrıca yavaş öğrenen öğrencilerin hızlı öğrenenlerin zamanını alarak, hızlı ilerlemelerini engellemektedir.
KAYNAK
Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme
Yrd. Doç.Dr. Tuğba Yanpar Şahin
Yrd. Doç.Dr. Soner Yıldırım
PEKİŞTİREÇLER
Pekiştirmede, pekiştireç olarak ifade edilen uyaranlar kullanılmaktadır. Bunlar iki tip olup, olumlu ve olumsuzdur. Olumsuzluk öğretmeninin istemediği bir davranışı durdurmak için kullanılır. Olumlu ise istenen davranışa yönelik olarak kullanılır. 5 tip pekiştireç kullanılmaktadır:
1.Koşullandırılmış pekiştireçler: öğrenciye verilecek bir ödülün bir koşula bağlanmasıdır. Örneğin; “ödevini bitirirsen teneffüse çıkabilirsin.”
2.Yenebilir pekiştireçler:Şeker gibi yenilecek şeyler okul öncesinde kullanılabilir. Özellikle ilköğretim döneminde kullanılmamalıdır.
3.Araç-gereç pekiştireçleri: Oyunlar, kalem, oyuncak gibi nesneler geniş kullanım alanı bulmaktadır. Maddelerin özgün çeşidi öğrencilerin ilgileri ve yaş düzeyinin değişimine göre kullanılmalıdır.
4.Etkinlik pekiştireçler:Öğretmenler, bazen öğrencilere araç-gereç veya yiyecek gibi özendiriciler kullanmak istemeyebilir. Bunun yerine, özendirme niteliği taşıyan etkinliklere yer verilmelidir.
5.Genel pekiştireçler: Bunlara örnek olarak para gösterilebilir. Ancak, burada para yerine parayı sembolize eden nesneler kullanılabilir.
Öğrenilmesi güç bir konuda öğrencilere verilmesi gereken pekiştireç, elbette ki öğrencinin yaşına bağlıdır. Örneğin, lise son sınıf öğrencisine integral konusunu öğrenmeyi başardı diye çikolata vermek pek etkili olmayacaktır. Onlar için en doğru pekiştireç, öğrenmesinin onun için ne kadar önemli olduğunu vurgulamak ve öğrendiği için kazanacaklarını anlatmak ve ona olan güvenini tekrarlamak olacaktır.